Elestirenlerden misin, yoksa üretenlerden mi? Afâki seyr, enfüsî seyre basamak olsun içindir!. Özünde bulamadikça, gâfilsin!. Yaratilmislari, yaratan gibi degerlendiremiyorsan; henüz kendini tanimadigina hüküm verebilirsin! "Vicdan", "insan"da bulunan ve Hak ile bâtili ayirdeden muhakeme gücünün adidir!. Idrâk edemiyorsan, hiç degilse inkâr etme!. Kâinatta "esitlik" mevcut degildir!. "Tek'in takdiri ve hükmü" ne ise, o, yerine gelmistir!. Sorma, "Rabbimin kapisi nerede" diye.. . Sende "O"kapi, gönlünde!. Gökte ve ötende sandigin TANRI'ni terket, sonsuz - sinirsiz ALLAH'a yönel; O'nun, her noktada ve zerrede mevcût oldugunu farket ve O'nu GÖNLÜNDE bulmaya çalis!. Atesten sana hitap geldigi zaman sasirip kalma... Ates, adami yakar!. Seni yakan bir yerden sana hitap ettigi zaman bundan perdelenme!. Sevgi insanin elinde degildir. Birisini "sev" demekle sevemezsin, "sevme" demekle de o sevgiyi kalbinden söküp atamazsin... Sevgiyi veren Allah'tir! TEK'i bilenin, deger yargisi olmazmis! Iman bilgisi degildir "yanma"yi söndüren; iman yasantisidir!. Üretme, gerçekte, esmâ boyutu seyridir. Efâl boyutu, beyindeki varsayimdir; beynin yapisi dolayisi ile hissedilen!. Sefâatin ulasmasi için önce, uzatilani geri çevirmemek gerek! Yola çikmaktan amaç, hedefe ulasmaktir! Eger "sen" hâlâ "Allah"a ermek istiyorsan; bil ki asla "sen", Allah`a eremezsin!... Sinir kavramindan (Zâhir-Bâtin) kurtulmus olanin alâmeti, deger yargisiz çoklugu seyirdir!… Herkes islevini hakkiyla yerine getirecektir, yaradilis amacina uygun olarak; sistemin kuralidir!. MÜRSID, KUR'ÂN 'DIR! Içimizden fiskiran duygularimizi ve içgüdüsel davranislarimizi ne kadar kontrol edebiliyorsak, o kadar beynimizi kullanmasini biliyoruz! Herkes yaptiginin sonucuna katlanacaktir!.. Baskalarinin kulvarlariyla ilgilenip yol almaktan geri kalacaginiza; kendi kulvarinizda olabildigince ileriye gitmeye çalisin!. Vehmin hükmü altinda olmak ile vehmi hükmü altina almak arasindaki sinir, kisinin Tek`lige geçis siniridir!. TEK'in nazariyla TEK'ten "çok"a bakisi muhafaza edip, sürekli olarak piramitin tepesinden asagiya bakarak varliklari seyretmek, "YAKÎN EHLI" nin hâlidir!. Gerçekte, efâl boyutu yoktur; esmâ mertebesinde yasayana göre! Sâyet sen "yok"san, elbette ki karsindaki kisi de "yok"tur!. Öyle ise karsindaki gerçek "var" olani farkedip, O`nu kabullenebilecek ve hazmedebilecek misin?... Ortaya koydugu tüm sayisiz esmâ terkipleriyle, her an, türlü isimler altinda diledigini, diledigi gibi yapmakta olan kim?... Sen mi, O mu?!.. Gideceginiz ortamda mâzeret diye bir sey geçerli degil... Mâzeretin geçerli olmayacagi bir ortama mâzeretle gitmeye kalkmayin! Geçersiz akçedir! Allah ahlâkiyla ahlâklanmak için sahip oldugunuz ne varsa verin!. Dünyaliginizi verin; ahretliginizi verin!. Yaksa da, yana yana verin! Dünün tekrari ile yarina hitap ne kadar mümkündür?! Namazdan amaç, "Mi'râc"tir! Mi'râc 'tan amaç, Allah'i bâtininda müsahede etmektir! Allah'i bâtininda müsahede etmek, idrâk ile-suur ile olur! Kendinizi aldatmayin! Kendinizi aldatmanin pahasini ödeyemezsiniz! Inzâl ile urûc arasindaki fark, Rasûl ile veli arasindaki fark gibidir. Sen hedefe ulasmayi amaç edinmemissin, hedefe gitmeyi düsünmüyorsun, yollarda ömür harciyorsun ... Bosa emek! Fâtiha'nin kelimelerinin mânâsini hissederek okudugunuz zaman, size Mi'râc 'in basamaklari açilir ve o nispette namaziniz Mi'râc 'a döner! "NUR", ilim nùrudur! Nur'u, ampul isigi -günes isigi zannetmeyin! Yol, akildir; iman, saraydir! Secdede varligini yok etmeyenler, kiyamda Fâtiha'yi OKUmaktan mahrum kalirlar! Mi'râc 'i yapan, "Daimî Namaz" mertebesine atlar! Kur'ân 'in her âyeti, ümmetten her bir ferdi ilgilendirir . Her bir âyet , her bir birimi ilgilendirir. Her bir birim kendi kapasitesi kadar O'ndan âyet alir!. Kur'ân 'i hatmetmekten daha degerli olan, Kur'ân 'i anlamaktir; Kur'ân 'daki bu degisik isaretleri, mânâlari bir araya getirip bir sonuç çikartmaktir ve de düsünürek yasamaktir! Beynini ne yönde çalistirirsan, o yönde kapasiten artar! "Uyku", kisinin bilinçli olarak yasamini yönlendirememesi hâlidir!. "Allah"i anlamadan vehmi atan, firavun olur!. Vicdaninizla gerçekçi bir biçimde sohbet edin! Pahasini ödeyemeyeceginiz en büyük aldatma, kendi kendinizi aldatmadir! Esas amaç; Allah'a ermek için neyi niye yaptigini bilerek ve varligin sirlarini çözerek hakikata ulasmaktir! Tarikat degil, "Iyi Ahlâk Dernegidir" hakikate erdirmeyen yol! Gittigin yerde yazilmisinla bas basa kalacaksin ebeden; "Zâhir"in zâhir ve "Bâtin"in bâtin olarak!. Ve sen sonsuza dek, ötelerde-göklerde aramaya devam edeceksin aradiklarini!. Câhiller korkar, Âlimler hasyet duyar! Türlü kerâmetleriyle âdeta bir sihirbaz gibi degnegi ile bizi cehennemden kurtaracak "Tanrinin evliyasi"na inanirken nasil SEFÂAT bize ulasir?! Allah (Özümüzdeki) izin vermezken, içimizdeki sefâati reddederken; kim sefâat edebilir ki! Biz, yalnizca ilim için yaratildik!. Nankörlük, degerini bilmemek veya degerlendirememektir! "Allah adiyla isaret edilen"in ne oldugu kavranilmadan da, O'nun "ahlâki" hiç bir sekilde bilinemez! Yarin zorunlu olarak terkedecegin herseyi bugün suur boyutunda ihtiyarinla terketmedikçe, onlardan bagimsizligini elde etmedikçe, gerçek kimligine ulasamazsin!. Hayâli kavramlardan arininiz!…Uzaklardan bir kontrol ile kimse elini oynatasiya terbiye edilemez!. Duygularin- yanlis degerlendirmelerin uzaktan hokus-pokusla düzeltilebilecegi, ancak gerçeklesmesi mümkün olmayan bir hayâldir!… Yasam biçiminizin ve davranislarinizdaki yanlislarin kontrolü, asla mümkün degildir... Bunu ancak ilminiz kadariyla siz basarabilirsiniz!. Evrensel düsünme kapasitesine ulasmamis insanin, "yöresel sartlanmalari ve deger yargilari" olan insanin, Hz.Muhammed'i anlamasi ve degerlendirebilmesi asla mümkün degildir! " Müslim" (Müslüman), Ilâhi iradeye mutlak olarak teslim oldugunu bilenin adidir! Gâfillerin veya câhillerin Kur'ân-i Kerîm'in "RUHU"nu okuyamamaktan dolayi edinmis olduklari yanlis kanaatler, Islâm Dini'ni baglamaz! Kur'ân-i Kerîm'i "OKU"yamayanlarin yanlis yorumlarina kapilip, Islâm'dan ve Kur'ân’dan mahrum kalmanin mâzereti olmaz!. "Iman"li iseniz, bunun da alâmeti; "yanma"nizin bitmis olmasi, yasamda olan hiç bir varligi hiç bir nedenle "suçlamamaniz"dir!… Insan'a "iman" bilgisinin verilmesinin amaci, onun tasinmasi degil, anlaminin yasanmasidir!. Hiç bir iyilik "ceza"siz kalmaz!. Hiç bir yanlis da karsiliksiz kalmaz!. Düsünülmemesi gerekeni düsünen de, bu yüzden, bunun karsiligini mutlaka alir ‘’Sistem’’ geregi!. Düsünce de beynin bir fiilidir!. Ve kisi, fiîlinden mesuldür, bunun sonucunu kaçinilmaz bir biçimde yasayacaktir!. Birisini suçlamanin karsiligi, Allah takdir ve iradesini inkâr yolundan ilerleyerek, imansizliga kadar uzanir! ‘’Allah Sistem ve Düzeni’’nde mâzerete yer yoktur; herkes bakis açisinin getirdigi degerlendirmelerin ve sonucu olan davranislarinin karsiligini otomatik olarak alacaktir! Yarindakiler, bugün bizi kara kara düsündürüyorsa; yarin da yakacaktir! Içinde yasadiginiz ‘’SISTEM ve DÜZEN’’, ‘’Allah ahlâki’’nin eseridir!.. Devletin varolus hikmeti, topluma hizmettir! Bedenin yasi vardir ama suurun yasi yoktur!.. Suur yasi, ilim yasidir! Bil ki dostum; her zerrede tüm özellikleriyle mevcut olan ve kendinden gayrinin varligi asla söz konusu olmayan ALLAH, SENDEN SANA ICÂBET EDECEKTIR!. SEN, bilesin ki, yeryüzünde "HALIFE"sin!. HALIFE olarak sana, gönlüne, BEYNINE bahsedilmis yüce güçlerden haberin var mi?... Her varligin gücü, ilminden kaynaklanir!. Her varlik, akli kadar ilim sahibidir!. Insan, kendi varliginda mevcut olan isimlerin mânâlarini ortaya çikartabildigi ölçüde-takdir edilen nispette, arzularina nâil-korktugundan emin olur!... DUA, insanin varligindaki ilâhî gücün ortaya çikartilmasi tekniginden baska bir sey degildir!. Insan suuru, Allah'i ancak beyin kapasitesi kadar taniyip "yakîn" elde eder!. TAHKIKE güç yetiremeyen, elbette kendini TAKLIDLE avutacaktir!.. Hâlinden pismanlik duyma ve üzülme, ISTIGFAR'dir; "estagfirullah" demek degil! Bir insanin, "Halife" olmasini idrâk etmesi için önce, genis kapsamli bir bilgiye-ilme ihtiyaci vardir!... "Var" olan - "BÂKÎ", yalnizca "Allah" olduguna göre, "sen" hiçbir zaman var olmamissin!. Hep var olan, O idi!... O`dur!... O, olacaktir!... Özündeki sonsuz ve sinirsizligi hissedemeyen, madde bataginda bogulur! Gerçekligi itibariyle Kâinat , ‘’Tek bir zaman boyutu’’ndan ibarettir!.. Algilayabilene!.. Hakkettiklerin, sana, seni hedefine ulastirici olarak karsina çikar. Kâh bagis yollu; kâh mekr yollu!. "VAHDET" hakikati, mutlak gerçek olmasina ragmen, yalnizca bilinç boyutunda yasanir! Ölüm de cehennem gibi, Rahmettir!... Rahman`in Rahmeti ise, sikintida gizlidir. Tipki aci ilacin içinde sifânin gizli olmasi gibi!... Bil ki dostum, SENDE, dünyanin en güçlü silâhi olan DUA ve ZIKIR cihazi mevcûttur. Ölüm ötesinde; "Ahh!." diyeceksin.. "Neden bir nefesi dahi bosa harcayip zâyi ettim!" "ALLAH" bizlere "HAKIKAT"i görmeyi, idrâk etmeyi, yasamayi ve HAZMETMEYI kolaylastirmis olsun!... DUA ile ZIKIR ile, o muhtesem BEYNIN ile, kendindeki mekanizmayi harekete geçirebileceginden haberin var mi?... Allah bizleri, görünüs ve kelimelerle bloke olup taklitçi yasamaktan korusun; indindeki gerçekleri müsahede edip, tahkik ehli olarak basîretle ömür sürmeyi kolaylastirsin!. Yedi kat gögün üstüne "Kürsü"yü, "Kürsü"nün üstüne "Ars"i koyarlar... Ve dahi, bu sinirlar çizdikleri âlemin ötesinde de bir tanri, bir ilâh türünden bir Allah(!?) ararlar!. Mukallit, dünyada yasar... Muhakkik, dünyaNIZda!. Geçerli sistemi okuyamayan, elini dislilere kaptirir!. Yetmezse, boynunu da kaptirir!  Inkâr edeni gördügün anda bile, ondakini sen inkâr etme! Sen, "sen"ligini birak!.. Ben, "ben"ligimi! "Sen"siz, "ben"siz olalim!. "Hiç"likde bulusalim!. Sinav, yukaridan yazili kagitta test usulü gelmeyecek... Malina, etiketine, en yakinlarinin basina gelecek çesitli olaylar seklinde gelisecektir!. Gördügün kadar düsünmek yerine; düsünebildigin kadarini görebilmektir amaç!. "Istedigim Hak`tir benim!" diyorsan; bunu pahasini ödeyeceksin dostum!. Diledigi mânâlari üretir, îcat eder, yoktan var eder. Yoktan var olan "Yok"lar, ergeç birgün ‘’Yok’’luga döner!. Yasamdaki-varliktaki hakikati görmenin yolu; daima, suur boyutunda Tek'ten çok'a bakisla mümkündür! O, öyle bir mutlak karanliktir ki; bilinen, düsünülen, hayâl edilen, tasavvur edilen, vehmedilen tüm mânâlar orada düser!. Son hedef; ya Ef`al boyutunun sayisiz mânâ dalgalari arasinda çalkalanmak; ya Esmâ boyutunun sayisiz mânâlari içinde kulaç atmak; ya Zâtî sifatlarla vasiflanmis olarak endindeki vasiflari seyretmek, ya da bunlarla birlikte kendi Zâtî Hiçliginin sinirsizligi ve sonsuzlugunda "HIÇ" olmak!!. Sinirsiz-sonsuz varliktaki mânâlar da elbette sinirsiz ve sonsuzdur!. "Kör"lükten kurtulmanin da yegâne yolu, önce, bilincimizi gereksiz ve yanlis bilgilerden arindirmaktir! Koza, ipek böceginin gelismesi içindir; ebediyyen içinde yasanmak için degil!. Kuvvetli kisiligin, kapsamli düsünen beynin, “herkes”e ihtiyaci yoktur!.. Bilincin sinirlari, kayitlari, blokaji ; kendisine yüklenen yanlis bilgilerle meydana gelir!. Ilâci yutmadigin sürece hiç bir faydasi yok! Sorgulamak, düsünebilme yetenegi olan beyinlere has bir özelliktir!. Esmâ Zât’in bir zuhûrudur, gayri degildir; ama zuhurla da kayitlanmaz!. Kolaylasanlarina bak; gelecegini görmeye çalis!. Rasûlullah Aleyhisselâm'i sevmekten amaç; O`nun hâliyle hallenip, O`nun ilmi ile ilimlenip, O`nun suuru ile suurlanip, O`nda yok olmaktir!. Ne var ki, her kozadan çikis- her rahimden çikis, büyük zorluklarla olur!. Seven, sevdigine varligini teslim edip, O`nda yok oldugunda ‘’ikilik’’ kalkar!. Ötedeki tanrin için verdiklerine degil; Özündeki Allah’a ermek için yaptiklarina bir bak!. Önemli olan; seni seveni-sana söveni görebilmek! Musa'da oldugu gibi, Firavun'da da Hakk'ki görebilmek! Yasam, bir sistemdir!. Sistemde kesinlikle mâzerete yer yoktur! Allah'in kapisini israrla çalin... Açilacagina garanti veririm! "Deger yargilarimiz", Allah'in indindeki degerler’’i fark etmekle baslar! Ben seni kendi yolumla Allah'a erdiremem! Sen kimseyi Allah'a erdiremezsin! Senin özüne giden yol, ‘’Allah yolu’’dur! Akilli insan, hiç degilse aksamdan aksama Allah'la konusur; yataga girip de, kendi basina kaldiginda.. Iste o zaman, kapa gözlerini, içinden basla konusmaga!. Taklitçi olma!.. Tahkik, alttaki noktayi yukariya dogru çikartir! Cennette amel konusur! Cennetin girisi amele dayanir! Ibadetin getirisi de ibadet etmeden gelmez! Dua kadar insani hedefine ulastirici bir sey yoktur! Allah'tan gayrini görmeme hâlini yasayan, "Daimî oruç"tadir! Tasavvuf, külliyen TAHKIK meslegidir; asla taklid degil!. "Bâtin", gördügünün algilayamadigin yanidir!. Unutmayalim ki her kilit, ancak sifresine uygun anahtar ile açilir!. Sakin aynada gördügünüze aldanmayin !.. Insanin kendi hakikatini görmesine-anlamasina en büyük engel, gözbebegidir! "Tanri", tapinilacak ötendeki bir varliktir... "Allah", kulluk edilegelmekte olan özündeki Hakikat'tir!. Kendindeki hangi mânâyi olusturmayi dilediyse, o mânâya uygun sûreti diledigi boyutta olusturmus ve o sûrette o mânâyi yasamistir! DUA ve ZIKIR için kimseye muhtaç degilsin ve kimseyi araci koymak zorunda da degilsin!.. Seytan, en büyük seytâniyetini, insanlari birbirleriyle ugrastirmak sûretiyle ortaya koyar! Eger anlatilanlari idrâk edebiliyorsak, muhtemeldir ki, onun geregi olan fiilleri uygulamak da bizim için mümkün olabilir!. Gerçegi idrâk ederek, "insan"lik ve "halife"lik seref ve haysiyetine ulasmak isteyenler, sunu âcilen ve zorunlu olarak idrâk etmelidir ki; mukallitten ders alinmaz ve TAKLIDLE HAKIKATA varilmaz! "Ben onu seviyorum, ona âsigim" denip de ondaki özelliklerle ile hâllenmedikçe, O`na ulasmak-O`na vâsil olmak asla mümkün olmaz!. Önemli olan, musluk degil; musluktan akan sudur! FÂTIR, beyinlerimizi, "TEK"i çok olarak algilayacak bir özellikle yarattigi içindir ki biz "TEK"i ‘’çok’’ görmeye sonsuz dek devam edecegiz!. Attigin her adimda, o yaptigini niye yapmakta oldugunu düsünmek ve sonuçlarinin sana neler getirebilecegini de hesaba katmak zorundasin... Ki, sürekli düsünme melekesi gelissin!. Zâhir olani birakip ötede sevecek aramak, ancak gaflettir! Bütün insanlar her dalda birbirlerinden yararlanirlar ama tâbi olunacak tek zât, Rasùlullah'tir!. Duygu ve sartlanmalarla O'na yanasanlar, neticede O'na karsi cephede yer almislardir! Gerçegi bilen kisi için yaradilmislar arasinda katiyyen tefrik yoktur.. Her varolan, özel bir degerdir! Hak, “tenezzül” eder; kul “urûc” eder! Biz, Allah indinde bir HIÇ'iz! Nesneler sûretiyle, o birimler sûretiyle diledigini yapmakta olanin adidir "ALLAH"! Sistemdeki baglantilari kuramamamizin, kafamizda beliren suallerin sebebi ; hep , "ALLAH" kavramini anlayamamamiz!. Ilim ve hikmetin ötesine ulasmak isteyen, hiç bir zaman eline geçenle yetinmemeli; daima ötesini "NIYE" kelimesiyle arastirmalidir! Allah, bir tanri degil! Yukarindan seni seyredip, seni imtihan edip, seni yargilayacak bir " hâkim tanri" degil!. "ALLAH" kelimesini degil; "ALLAH ADIYLA ISARET EDILEN" cümlesini beyninize kaziyarak düsünmeye baslayin!. "Vicdan"ina hesap vermekle, ‘’Allah`a hesap’’ vermis olacaksin!. Sen, Allah'i bir tek Kur'ân 'la kayit altina alamazsin! O'nun sonsuz kelâmindan bir kelâmdir, KUR'ÂN ! Ve yasadigimiz âlem, O 'nun sayisiz-sonsuz âlemlerinden bir âlemdir!. Ressam, binlerce resim yapar. Her bir resim, ressamin bir özelligini yansitir. Ama resim, ressam degildir! Cennete giden hiç kimsenin cennette mertebesi yükselmez! "Özgür düsünce" tabaninda yetismemis; verileri, sartlanmalariyla degerlendirme zorunlugu içinde kalanlar, apaçik gerçekleri göremezler ve kavrayamazlar!. Yolculuk ALLAH'tan baslar ve ALLAH ile ALLAH'a olur ise, son derece kisalir! Bizim Allah'i bilmemiz, Allah'in mutlak olarak bilinmezligini bilmemizdir. Bunu bildigimiz zaman, iste Allah'i bilenlerden olmus oluruz! Hepiniz "Kul Hûvallahu ahad"i ezberlemisinizdir. Hiç içinizde "Hûvallahu ahad"i söyleyen var mi? Kuru kuru besmele'yi tekrar etmek, lagara-lugara-lak-luk demekten farksizdir! Besmele'nin mânâsini düsünerek söyleyeceksin! Ne zaman ki bu bedeni yitirir, bu ruh yapi içinde yalnizca bilinç olarak varligimizi hissederiz, o zaman neler kaybettigimizi anlariz!. Özünde olanin ne oldugunu bilmeden, onu sevmen mümkün mü? Sistem, ürettiginin ve dagittiginin türünden alman üzerine kurulmustur! "ALLAH" diyoruz, sonra da tanriyla kiyaslamaya kalkiyoruz!. “Melekûtundan” gâfil olan, “Allah” adiyla isaret edilenden hayli hayli gâfildir… Ömrü, ismi tanri edinerek tamam olmaktadir!. Tanrilar ve toplumu yönlendiren rüzgârlar, o toplumun zeki veya güçlülerinin, toplumu yeme araçlaridir!. "Dua"dan mahrum olan, hem özündeki o kuvvetleri kullanmaktan mahrum kalir; hem de o dualarin getirisinden!. Dua takdirdendir... Ancak ne sekilde ve ne zaman icâbet olacagi da takdir sinirlarina dahildir!. Herkes, kendi akli-mantigi-iradesi ile kendi yolunu çizmek mecburiyetindedir, ‘’Islâm Dini'nin Sistem ve Düzeni’’ne göre! Mutlak bilinçli kulluk, ancak "FAKR" ile tamam olur!. Vücudumuzdaki her hücre, tüm kozmosu içerir. Her yagmur damlasi ve her yaprak da!. Insanin yeryüzünde varolusunun amaci, hilâfetinin hakkini vererek yasamasidir! Insanin dogal davranisi, bildiklerine göre degil; kavradigi kadarina göre olusur!.. Okyanustaki balik için "su", bitmez tükenmez olarak algilanmasina ragmen; ona, dünyayi kusatan gerçegin hava oldugunu kolay kolay anlatamazsiniz!. Düsünebilen beyinler, Kur`ân-i Kerîm'i anlamak istediklerinde çok önemli isaretler ve uyarilarla muhatap olmaktadirlar! Is yapanlar elestirilir… Eser ortaya koyamayanlar da, eser birakanlari elestirir!. Insan, dünyada yapacagi çalismalar ile yarin karsilasacaklarini olusturacaktir!. Ne ötelerde bir yerde oturup bizi sinayan ve sonunda da hosuna gitmezsek Cehennemine atacak olan Tanri var; ne de kandirabilirsek Cennetine sokacak ilâh!. Yasadigimiz âlemdeki tüm Doga düzeni ve kanunlar gerçekte "ALLAH DÜZENI VE SISTEMI"dir!. Bir gün gelecek, Allah`in varliginda "yok" oldugunuzu farkedeceksiniz ve cehenneminizin atesi sönecektir... "Yok" oldugunuzu farkettiginiz zaman, bilmem aynada kendinizi mi göreceksiniz; yoksa kendiniz "yok" olacak da, ayna mi Bâkî kalacak?. Yüzmeyi, yüzmesini bilen ögretir!. Hayatinda deniz görmemis adam eger, "yüzüyorum ve ögretiyorum" derse; koyver yüzmeye devam etsin!. Arinmanin pahasi, herseyinden geçmektir!. Seni yasatanlar, bir ömür boyu yasatir; ama sonunda helâkin mukadderdir!..Seni "ölmeden evvel öldüren", Dost`undur!. Neye baglanirsak ondan kopmanin acisini ve izdirabini duyacagiz. Allah yalnizca kendisine baglanmamizi istiyor, kendisine teslim olmamizi istiyor! Mi'râcim, beynimden derûnuma uzanan bir kuyu!.. O kuyuda derûna daldikça, varliklar ve yaratilanlar ortadan kaybolur ve sonunda NEFSIM!. Geride sadece bir HIÇ!. Bilgisayara, bütün bildiklerimi virgülüne kadar yükleyebilirim... Ama bu ilmi Bilgisayar yasayamaz ki!!!.. Herkesin gerçegi, onun idrâkinin eristigi kadaridir!. ’’Teslimiyet’’ demek; kisinin kendisini ILME, IRFANA teslim etmesi demektir... Ayakkabi boyayip, havlu tutmaya demek degil! Din kapsami içinde ögrendiginiz her seyin, gerçekte birseylerin sembolü oldugunu; ve bu sembollerle çok daha farkli seylerin anlatilmak istendigini farketmediniz mi?. ‘’Eûzü’’ çekilmez, yasanir! ‘’Dedim ki, dedin ki, dediki...’’ lerle TAKLITTEN ÇIKIP TAHKIKE ULASACAGIZ, öyle mi?!. Pismanlik, gafletini farketmenin sonucudur!. Sefâati tepen, sonucuna katlanir! Aldiginiz ilim konusunda ZAN üzere olmadigini tesbit etmenin yolu; o aldigin ilmi, ‘’Sistem’’e uygulamaktan geçer! Yarin Rasûlullah'in huzuruna çiktiginizda, ‘’sana imanim dolayisiyla elimden gelen her seyi yaptim’’ diyebilecek yüzümüz var mi? Taklitçilikle asla ‘’Hakikat’’e geçilmez!       Daima Yaradanin huzurunda, yaradilmislarin gerçege yönelen hizmetinde olmaya çalis!. Hakikata ermislerin indinde kisinin degeri, yaradanina yönelisi ve yakinligi kadardir... Öyle ise yönelisin, gerçege- aslina- Rabbine olsun!. Bil ki, vâde tamam oldu ve vakit geldi!.. Artik, herkesin, MUTLAK BIRLIK yolu üzerinde bulusmasi vaktidir. Bu yol öyle bir yoldur ki, bu yolda, ne mezheb ve ne de tarikat ayriliklari bulunacaktir!. Insanin, hakikatina ererek "Halifetullah" olabilmesi için de önce "MI`RÂC" yapmasi zorunludur. Gerçegi, ya ondan bîhaber olan örter; ya da o gerçegi idrâkten âciz olanlarin dil uzatmasini istemeyenler!.. Zekât, Hak'tan aldigini halka dagitmaktir! Süphesiz ki her ortam için ayri mahlûk yaradilmistir. Gül bahçesi için bülbül, gübre yigini için pislik böcegi, ates için semendel. Basiret ehli olmayan göremez ki elektrigi... Sadece ampulleri görürler ve hükümlerini verirler!. Çalis ki; aslina yönelisinde güçlü olup, tekâmülün de hiz kazanasin!. Sebebi müsebbib görüp, ondan bilme!.. Sonra böyle düsünür de, «sebebi» tanri edinmis oluverirsin farkinda olmadan!. Ölümötesi boyutu anlatani dikkate almadan, yalnizca, dünyalik çikarlarini gözönüne alarak yasayanlar; sonsuzluk hedefinde sonsuz pismanligi yasayacaklardir!. ‘’Zâhir’’ ve ‘’Bâtin’’ denir... Bil ki, bu iki isimle isaret edilen sey, birbirinden ayri degildir; ikisi, ayni tek seydir!... Fark, gözden dolayidir!.. Çesme, senin ayagina gelmez... Susadiysan, sen çesmeyi ara ve ona git!.. O, sana yol gösterir!. Bilenler, öze ermisler, gökteki yildizlar misâlidir... Tefekkür semâsinin yildizlaridir onlar!.. Rehberin, Efendimiz; MÜRSIDIN, KUR'ÂN, râbitan, Zât-i Hak olsun!.. Bil ki, hiç bir fânî mürsid olamaz ve degildir!.. Bir zaman ki, baykuslar günesi târif ediyor!. Rab diler bir sey verirse, kimse mâni olamaz... Rab sana bir seyi nasip etmedi ise de, bütün yaradilmislar bir araya gelse, onu sana veremezler!. Asit kazanina düsen insanin ne eti ne de kemigi kalir; bir süre sonra da asit olup çikar... O zaman görürsün ki, yer o eskiden bilip yürüdügün yer degildir artik!. Az sözlerden çok seyler anlayip idrâk etmeye çalis; ki, kemâlinin gelismesi de süratli olsun!. "Göldeyim emniyetteyim" deme; bir an evvel irmaga karis ve deryaya ulas; onda bir zerre olmaya bak!... Çünkü tarihte, çok göllerin ortadan kalktigina rastlanmistir.. Ama denizin ise asla!.. Bil ki, yolun sonuna eren yoktur... Belki, deryaya erip, onda bir zerre hâlini alan vardir!. Zekâ, fikirlerle ugrasirken; akil, sistemli düsünceye yönelir! Taklid eden degil, taklid edilen olmaya çalis!. Nakleden degil, nakledilen olmaya gayret sarfet!.. Zerre, deryaya diyebilir mi ki; " beni su tarafa götür "diye. Derya ne tarafa dilerse, sevkeder dalgalariyla onu... Gerçek, derya ise; dalgalarda tecellileri midir acaba?... Siz bu dünyaya, baskalarinin neler yapip neler yapmadigiyla ugrasmak ve onlari yargilamak üzere gelmediniz!. Hepimiz bu dünyada yaptiklarimizin cezasini tam hakkiyla görecegiz!. Bundan kesinlikle kusku duymayin!. Çünkü SISTEM, bir mekanizma olarak yürürlüktedir! "Besmele"nin anlamiyla hemhâl olamiyorsak; elbette bize geriye kalan ismi ve resmidir!. Hakikat, dünyada iken yasanacak bir olaydir!. Ötendeki degil, karsindaki HAK'kin fiilinden razi olmak, sirkten arinmaktir!.. Ya "Allah kulu" olundugunu farkedersin; ya da "tanrinin kulu" olarak, geçer gidersin ! Firavun, birimsel nefse dönük sorumsuz yasayan kisidir!. NÛR, O'dur ki, seni hakikata erdire... Sartlanmalarindan, deger yargilarindan, duygularindan arindirip; "Allah" gibi düsündüre, insan gibi degil !. Bal kavanozu yalamakla balin güzelliklerine erilmeyecegi gibi, varlik terkedilmeden de "Vahdet" kelâmi etmekle, "vehim" terkedilmez!.. Terkedemedigin her sey, vehminin getirdigi sahiplik duygusundandir!.. Nelerin varsa, kendini nelerin sahibi olarak görüyorsan, o kadar güçlü vehmin esirisin demektir... Nerede kaldi, ‘’Vahdet’’i yasamak! Kaldirilacak olan sey "vücudun" degil, varsayimin olan benligindir!! Yer ehli duygulariyla, semâ ehli akliyla yasayandir!. "Tek’in ilmindeki varsayim sayisiz çok'un, tek tek O`nu zikri’’ diye bir olay söz konusu degildir; Hak`kin nazarinda... Bu, algilama yanilgisidir isin! Korku atilmadikça, vehmin terki mümkün degildir!. Bil ki, ‘’degerli’ veya ‘’degersiz’’ tefriki-tâbirleri yaradilanlar arasinda ve onlara göredir... Yaradanin indindeyse sadece yarattiklari vardir! Gerçekleri kabullenmek çok çok zordur!. Hâlâ onbin sene geriden çalisan beyinlerin, "kiyâmete kadar geçerli ve çagdas olacak kitab"i anlamasi çok zordur!. Vücud, yok edilemez... Çünkü vücudunun varligi, Hak'kin esmâsi ile kâimdir!. "Âlemler" isminin müsemmasi da O`dur!. Çünkü gayrisi yoktur!. Her sey, "O"nun ef`al mertebesindeki görüntüsüdür. Kesret âlemi de, budur!.